tag:blogger.com,1999:blog-72738253012717488832024-02-02T20:15:29.679+03:00JELATİNjelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.comBlogger218125tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-7961204583040389192017-08-15T11:47:00.001+03:002017-08-15T11:47:55.610+03:00NABER GENÇLER.Ofiste kendi kendime öylesine çalışırken, birden yeni yerimi buraya yazmadığım geldi aklıma.
Bilen kesssin biliyordur, gerçi; ama.. Bir not düşelim:
Mahmut olduk biz.
Şuradayız; https://themahmut.com/
Ben de orada, "yinemimerve"yim...
Öptüm.
jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-71343133780409676122015-12-29T08:30:00.000+02:002015-12-29T11:38:58.213+02:00FLAŞ: BERLİN'DE NELER YAŞANDI?
30 yaş, gelmek bilmeyen bir regl gibi. Ağrısı, sancısı var; kendisi yok.. diye yazıvermişim bir kağıda. Bugün ortalığı toparlarken buldum. Hakikaten de öyle, senelerce, "Öyle süpersin, sen harikasın, kızım çok akıllısın." gazlamalarıyla hep sandım ki bir gün cidden bir şeyler oluvereceğim. Zengin, ünlü, popüler, trendsetter... Ne bileyim. Ola ola, bir an önce işinden kurtulmayı isteyen bir jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-61519389679663567622015-12-27T20:16:00.001+02:002015-12-27T20:16:20.402+02:00SOKAK
2015'in bir Haziran günü yazmışım bir kâğıda;
"Beşiktaş, Beşiktaş!" diye bağırıyor... 6-7 yaşlarında, tiz bir çocuk sesi sokaktan. Yeni ev Beşiktaş'ta, yeri de iyi hoş ama işte biraz gürültülü oluyor cadde üzeri apartman dairesi. Sadece tiz erkek çocuğu da değil tabii... Geçen cuma işten eve geldim, hava hâlâ aydınlık. Senenin, eve gelsen de havanın aydınlık olduğu zamanları. Hava ılık. jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-29715481538214305742015-10-15T08:30:00.000+03:002015-10-15T08:30:02.912+03:00ÇİFTLİK
Zaten tek kişi yaşayınca dev damacanaya gerek kalmıyor, genelde eve gelirken 2 şişe 1.5 litrelik Erikli'yi kapıp yukarı çıkartıyorum.
1 şişe duş jelinin bitmesi zaman aldığından, o aromadan sıkılıp aldığım değişik duş jelleri banyoyu işgal etmeye başlamıştı. Yarım yarım duran şişeler arkamdan konuşuyorlardı ki; hepsini tüketmeden yenisini almama kararını girişteki kara tahtaya yazdım. jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-44339784951093927042015-10-13T17:28:00.003+03:002015-10-13T22:13:41.079+03:00YALNIZLIK
Yalnızlığının insanın yüzüne kürekle vurulduğu anlar oluyor. Damacanadaki suyun bitene kadar yeşillenmesi, yeterince hızlı bitmediği için sıkıldığından her markete gittiğinde yenisini aldığın duş jelleri, Nutella kavanozunun kaçta kaçının dolu olduğunu biliyor olman, yorgan kılıfını değiştirirken tek başına yaşadığın o keşmekeş.
Bir de şu varmış mesela, seçmen sorgulama sitesinde, hangi jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-88275688954646595992015-07-28T22:38:00.000+03:002015-07-28T22:38:54.282+03:00KAŞ2009 Kasım ayında başladığım kariyerimde zannediyorum hiç 4 iş gününden fazla izin yapmadım. Ekonomik durum, tatil arkadaşı bulma konusu, işten uzun izin alamama sorunları vs. ile hep long week-end'lerle tatmin ettim yaz tatili heveslerimi. Bu sene ilk kez, Bankamın bana verdiği yetkiye dayanarak 10 iş günü izne ayrıldım.
Bayramı Ankara'da havai fişeklerle kutladıktan sonra geçtiğimiz salı günü jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-40752909234007393612015-07-11T00:18:00.000+03:002015-07-11T00:18:30.987+03:00NELER OLDU?1-2 tane "Neredesin?" yorumu, 1-2 de eş dost ittirmesi olunca, şurayı aylardır açmadığımın farkına vardım. Hem yazacak bir şey olmaması, hem elimin gitmemesi filan... Zannedersin ki eskiden o parti benim, bu parti benim geziyordum. Saçmalık. Oysaki şimdi eş dost iteklemeden yazmıyorum. Güzellik yarışmasına katılıp da, "Arkadaşlar zaten hep güzel olduğumu söylerdi, benden habersiz boy ve mayolu jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-966342592277991432015-02-02T22:53:00.000+02:002015-02-02T22:53:20.853+02:0023 OCAK'I 24 OCAK'A BAĞLADIMYıllar önce küçük bir valiz ve üniversite diplomamla terk ettiğim bu
şehre seneler sonra bir cumartesi sabahı 5buçukta, karayoluyla şehrin
kuzeybatı kanadından giriş yaptığımda, bir otobüs dolusu insan sessizlik
ve tarifi zor derinlikte bir uykuya hapsolmuş idik. Assdassddff tabii ki
böyle bir giriş yapmayacağım. Mezuniyetten sonra tabii ki Ankara'ya bin500 kez daha
geldim ve bu gelişim de jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-68955914966283330912015-01-18T20:45:00.002+02:002015-01-18T20:45:22.282+02:00THE AFFAIRThe Affair diye bir diziye başladım. Adı üstünde, evli bir erkek ve evli
bir kadının eşlerini nasıl da aldatıp kendi hormonlarının dalgasına
baktığı bol öpüşmeli & sevişmeli bir dizi işte. Aralarındaki ilişkinin
gelişimini, çevresindeki olayların görünüşünü dizinin yarısında adamın
gözünden, diğer yarısında ise kadının gözünden izliyoruz. Tabii bu arada
kadın erkek bakış açıları müthiş jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-19828677812211397252014-11-24T00:23:00.002+02:002014-11-24T13:57:38.286+02:00HARNUP PEKMEZİKim bilir daha önce kaç kez gördüm o rüyayı... Annem, babam veya kardeşim kansermiş. Rüyamda bir ağıt içerisindeyim, büyük bir üzüntü. İçimi koparır gibi ağlıyorum, ağlayarak uyanıyorum. Uyandığımda şükürler olsun diyorum, rüyaymış. Kalkıp bir bardak su içiyorum. Çünkü annem, ne zaman kötü bir rüya görsem, "Suya anlat." der. "Ya aç çeşmeyi içinden geçir rüyanı, kalkıp bir bardak su iç ya da..." jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-36709582814117164622014-11-07T11:32:00.000+02:002014-11-07T11:32:01.368+02:007KASIMBu Kasım ayı challenge olayı daha 6. günden bozdu beni.
Dün gece erken yattım, pırıl pırıl uyandım. Hava müthiş, bugün cuma ve saçımdaki bombastik düğün fönüyle akşam evde balık pişiririm artık.
Züğürt tesellisi demezseniz eğer; güvenilir ve iyi kalpli insanlarla çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum bazen.
Görüşmek üzere.
jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-62825322538543508362014-11-05T23:59:00.004+02:002014-11-05T23:59:38.211+02:005KASIMGünleri doldurmakla geçiyor ömrümüz...
"Bu pazartesi nasıl geçecek?"
"Bugün de salı; ama ben bugünü sabah uyandığımda çarşamba zannediyordum."
"Neyse haftayı ortaladık".
"Tamam ya; bak bugün perşembe?!"
"En azından cuma!"
Ne olacaktı halimiz?jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-15826860952388884622014-11-05T00:34:00.000+02:002014-11-05T00:34:03.834+02:004KASIMGone Girl sağ olsun, 2014 - 2015 sonbahar sinema sezonunu hayli güzel açtık. Ben galiba hiçbir zaman, Ben Affleck'i, sırf bir klipte Jennifer Lopez'i teknede poposundan öpen adam olduğu için ciddiye almayacağım. Gone Girl'de de almadım; ama sağ olsun senaryo kurtardı. Gone Girl'e gidiniz.
Bugün de Yiğit'in gazıyla kendimizi The Judge'da bulduk. Evladım sinema biletleri olmuş kişi başı 18 milyon!jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-39765890990268549182014-11-03T23:09:00.002+02:002014-11-03T23:09:54.682+02:003KASIMÇocukluğumdan, Mersin'e ait bazı anlar var. Mutlu anlar. Genel anlamda mutlu bir çocukluk geçirmeme rağmen, pek huzurlu bir çocuk olmadığımı biliyorum. Bununla da çok sonradan barıştım. Eleni barıştırdı.
Neyse...
Mersin'in evleri panjurludur. Neden bilmiyorum, birçok evin beyaz plastik panjurları olur. Belki hep çok güneşli olmasından, belki annem yağmurdan camların kirlenmesini hiç jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-6805298338450521692014-11-02T23:36:00.000+02:002014-11-02T23:36:02.279+02:002KASIMHeyecanla bir şeyler anlatırken ben, beni pürdikkat dinleyen birilerinin olması kadar beni mutlu eden bir şey var mı? Çok az. Heyecanla yazdığım bir şeyi, pürdikkat & zevkle okuyan birilerinin olması belki de... Dolayısıyla karşı cinsle temaslarım sırasında da X kişiye olan ilgimin en belirleyici özelliği, öğrendiğim / yaşadığım bir şeyi anlatma arzusunun dozu oluyor. Nasılsa dinlemez, jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-7491786868593796032014-11-02T01:10:00.002+02:002014-11-02T01:10:42.121+02:001KASIM
1 Kasım:
Yüzyıllardır kışlık bir düğüne gitmemenin azabı: tuvalet üstüne trençot şıklığı gibi bir şeymiş meğer. LCV yaptığım kız telefonda, 1 mi yoksa 2 kişi mi geleceksiniz diye sormuştu. Ben de "1 geleceğim ama orada 2 olmayı planlıyorum." dedim. Telefonun ucundaki kız, "Tamam ama o zaman lütfen saçınıza bu sefer daha sağlam dalgalar yaptırmayı ihmal etmeyin." dedi. Suratına
jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-79459530775645046322014-10-11T00:55:00.001+03:002014-10-11T00:55:17.746+03:00:)jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-21488717105307508812014-09-16T23:55:00.002+03:002014-09-16T23:55:37.171+03:00ÜZGÜN SURATGüzel ablam E. New York'a taşındı. (Ki kendisi gerçekten güzeldir.)
Cuma akşamları Cavit, hafta içi OffPera'lar, Pazar Yeniköy yürüyüşleri, iç çıkışı Kanyon içkileri, her 28 Ekim öğleden sonrası Kapalıçarşı gezmeleri... Sanki en güzel ritüellerim de onunla beraber gitti.
Artık şakalarımı kim anlar, onu bile bilmiyorum.
Kendimi ezik büzük hissediyorum.
Bari kendimi işime vereyim de başarıdan jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-42511870631431383542014-09-10T23:59:00.004+03:002014-09-10T23:59:36.859+03:00 "Bi de ufak rakı aldım, içer miyiz?"*
Ben
evlenmem. Evlenmem de şart değil. Arkadaşlarım güzel ve kalabalık. Ben bir şekilde tek başıma da hayatımı sürdürürüm
de..
60'ıma geldiğimde, bir pazar akşam üzeri "Hanım ben balık almaya
gidiyorum, bak bakalım dolaba salata malzemesi yeter mi? Yoksa çıkmışken
onu da alayım." diyecek birinin olmaması üzebilir beni.
jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-79849530321782476712014-09-07T23:59:00.001+03:002014-09-07T23:59:24.397+03:00NİL BURAK'IN GENÇLİĞİ NE KADAR DA GÜZEL!Gümüşsuyu - Beşiktaş rotasında, pek tabii ki dolmuştayım. Radyoda Nil Burak'tan Boşvere Boşvere çalıyor. Bir dolmuş için ne sıra dışı bir tarz. Pastırma yazı dedikleri bu mu, saatlerimiz 17.20'yi gösteriyor ve güneş hâlâ yakıyor. Güneş, önümde oturan saçları ve sakalları kırlaşmış adamın açık renkli kirpiklerine vuruyor. Sağ gözünü yandan, neredeyse bir kürenin 3'te 1'i gibi görüyorum, kıvrımlı. jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-155521340613883592014-08-14T21:38:00.000+03:002014-08-15T16:50:56.146+03:00BAZIYaz gelince insan daha bir giriyor içine hayatındaki başarısızlıkların. Başarısızlık da demeyelim. Ama şimdi içimden öyle geldi. Havalar ısınana kadar içinden geçtiğin her bir proje, hazırladığın her bir sunum, bitirdiğin her bir kampanya, üstünden aldığın her bir övgü nasıl modunu yükseltiyorsa; yazın o başarı sandığın her bir şeyin anlamsızlığını bir kez daha görüveriyorsun. Bir de bakmışsın kijelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-83541829665461128332014-07-18T00:04:00.001+03:002014-07-18T01:06:15.992+03:00BARBUNYADA OPERAAnkara'da yaşarken, ne zaman ailece uzun bir yurt dışı yolculuğundan veya Mersin'deki bilimum yerel mutfaklardan eve dönse(k), annemin eve gelir gelmez ilk işi; kirlileri çamaşır makinesine atıp, yiyebileceğimiz bir sebze yemeği pişirmek olurdu. Zaman zaman taze fasulye, zaman zaman barbunya, bazen de ıspanak olarak masamızda yerini bulan bu "eve dönüş yemekleri" beni küçükken hep mutsuz ederdi. jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-82765339880030466482014-06-24T16:46:00.002+03:002014-06-25T15:14:20.854+03:00HELÖ.
İşimin havalı da bir yanı var ha.. Perşembe buluşalım
diyorlar, ben o tarihte Çeşme’deyim diyorum. Aa! Tatil mi? Yok iş için. “Öyle
işe can kurban.” diyorlar, gülümsüyorum. Peki öbür hafta buluşalım? Perşembe?
Ben o Perşembe Bodrum’a gidiyorum canım. Çüş. O ne biçim iş öyle? Sırıtıyorum.
Alaçatı sezonunu Mayıs Nisan başı açtım. 4 günüm daha bi devir teslim
işleriyle geçti. Merabalar merabalarjelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-4385561738980543582014-03-08T16:29:00.000+02:002014-03-08T16:29:05.723+02:00LAVABOMutfak lavabosu tıkalı, günlerdir. Bunu kime söylesem, "Granül malzemeler var, gidere döküyorsun, üzerine kaynamış su boşaltıyorsun, alsana onlardan?" "Mr. Muscle'ın jel lavabo açıcısı var, onu denedin mi?" vs. diyor... HADİ YA?! Lavabom günlerdir, haftalardır tıkalı ve marketlerde böyle bir malzemenin satıldığı aklıma gelmedi gerçekten. Domestos diye bir temizlik malzemesi varmış. Sonrasında da jelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com15tag:blogger.com,1999:blog-7273825301271748883.post-91932092058538791222014-02-12T00:22:00.000+02:002014-02-12T00:24:10.223+02:00MERAL TEYZEEvime temizliğe gelen Meral Teyze'nin en karakteristik özelliği, eşyaları duvara olabildiğince yapıştırarak kullanılabilir alandan tasarruf sağlaması dışında, cips yemeği çok sevmesidir.
İşim eve çok yakınken, sırf evde yemek yok diye, eve dürüm olur / döner olur taşırken ben; o ısrarla evde alkollü misafir ağırlamalarından kalan cipsleri yemeyi adet edindi. Evde, sırf kalori almayayım, ama çöpejelatinhttp://www.blogger.com/profile/06285257467052858932noreply@blogger.com4