Yaş ilerledikçe, "evli adamlar" diye bir kitle de dahil olmaya başladı tabii ki halkaya... '92'li kızlar nasıl benim hedef kitlem olacak adamların hedef kitlesiyse artık, ben de birtakım evli adamların hedef kitlesi olabilirim bittabii.
Adamla hasbelkader tanışıyoruz barda, birilerinin aracılığıyla. Dolayısıyla adam hâlihazırda benim çevremde aslında. Öyle yan bistrodan sarkıntılık etme durumu yok yani... Elinde içkisi, konuşuyor, şaka yapıyor, flört ediyor, övgü dolu sözler sarf ediyor, bir içki ısmarlamak istiyor. Evli olduğunu biliyorum. Evli olduğunu bildiğimi biliyor. E ama işin içinde hiç de şeytani durumlar da yok zaten.
Zaten benim de, adama o an ilk görüşte âşık olmadıysam eğer, kendimi yanında en rahat hissettiğim erkek grubu olmalı bu grup. Çok büyük ihtimalle gece boyunca dokunmaz, gereksiz samimiyete girmez, kesinlikle rahatsız etmez, ben gittikten sonra cep telefonu numaramı arkadaşlarımdan istemez, ertesi gün Facebook'tan arkadaşlık talebi göndermez, vs.
İşte ama bir adım atsam, devamı gelecek yüzde yüz... Bu elektriği de veriyor... Sonra, onun gözünde ilk adımı atan ben olacağım. Ya da tam tersi: sen ne biçim adamsın, sana mı kalmış bana içki ısmarlamak, hem neden beni güldürmek istiyorsun? Şakalarını sadece karına yapsana sen! desem, diyecek olsam; anında "Ay herkes benden hoşlanıyo!" triplerine girmiş bir Türk kızı damgası yiyeceğim. Türk kızı damgası yemekten ölesiye korkan bir Türk kızıyım, çevrem de Türk kızı damgası yemekten korkan Türk kızlarıyla dolu.
O an, "Adam benden çok hoşlandı, ay ay ay benden çok etkilendi." tuzağına düştün mü yandın. Herif, sırf kendini hâlâ çekici, hâlâ arzulanabilir hissedebilsin diye oynadı oyununu, sen de bir şekilde oyuna katıldın.
Sonra vay efendim evlilik çok kutsal, vay efendim aile kurmak çok büyülü.
Tiplerine soktuklarım...
5 yorum:
ya ben adam bana aşık oldu sandım ne diyosun, hayatımın salaklığıdır.
bu konuda neleeeerrr neleeeerrr anlatabilirim eski salak nişanlımın daha da eski olan eski evliliğinde yediği haltları keşfettiğimde, yazdığı mailleri, uçana kaçana nasıl asıldığının belgelerini gördükten sonra yuuuuaaaahhh dedim... hayvanlar , cidden! evli adam aşkından ölse bile bakmamak gerekir, adettendir. türk kızı olarak doğdunuz kurallar bu korkacak bi şey yok. türk kızı gibi görünmeyim korkusu cidden gereksiz, öyleyiz çünkü, mutlaka bi yerde patlaaaar. ya öpüşünce ya sevişince ya terk edilince o gen hortlar. kabullenin.
yazının son iki sözcüğünün tonlamasına bayıldım.
sanırım flört, flört etmek için çok daha zamana ihtiyacımız var biz türk kızları ve erkekleri olarak. sonunda zikiş zokuş yoksa çok olası ve olması gereken davranışlar bunlar. sadece karınla/kocanla değil dışarıyla da etkileşim içinde olmalı, küçük flörtler yaşamalı, bunlarla beslenmeli sonra karınla/kocanla daha mutlu olmalısın gibi düşünüyorum,
arz ederim
işte bunlar hep aldatma değil mi? eğer aldatmaysa bunları yapmadan yaşamak çok mu zor, insan illa ki bunlar olmadan kendini evlilikte kapana mı kısılmış hissetmek zorunda? tek eşlilik illa ki insanın doğasına aykırı mı olmalı? o halde şu anda hissettiğim ve adına aşk dediğim "bütün bu duyguların geçici olduğunu biliyorsak buna şimdi ne kadar güvenebiliriz?" bir filmde dediği gibi?
Yorum Gönder