4 Kasım 2009 Çarşamba

DUDAKLARIMDA AYNI TEBESSÜM, AH NE HOŞ!


Bir süredir, “Jelatin” adı altında buraya birbirine çok benzeyen şeyler yazmak, benzer yorumları almak eskisi kadar keyif vermiyordu bana. Burası güzel bir vitrin, güzel bir portfolyo oldu benim için. Kendi gelişimimi gözlerimle görebildiğim bir çizelge... Fakat son zamanlarda blogumun kendi kendine öylece durmasını izlemek, haftalardır güncellemediğim sayfama bakmak, bende yavaş yavaş kuruyan bir ağacı izliyormuşum hissi yaratıyordu. Yazmayı hâlâ çok seviyorum. Hatta "yazmak" şu hayatta en iyi yaptığımı ve "iyi" yaptığımı düşündüğüm tek şey. Ancak burada yazmak değil...

Ben burayı kurumuş bir ağaç olarak değil de rengârenk balonlarla hatırlamak isterim. Siz de öyle hatırlayın. Malum balonları çok severim... Türk kahvesini. Cam eşyaları, kitapları, şapkalı a'yı, de bağlacını ve Paris'i... :)

Yine yazacağım. Daha güzel şeyler yazacağım. Ama siz onları nerede okursunuz, okur musunuz... Bilmiyorum.

Blogumu silmeden evvel Ayarlar kısmından tüm yazılarımı bilgisayara kaydettim. 9.9MB tuttu. 4 senenin cümleleri, kocaman bir üniversite, tanıdığım insanlar, izlediğim filmler, okuduğum kitaplar, 5 aylık Fransa macerası, çocukluk anılarım, annem, babam sadece 9.9MB tuttu. 10 bile değil..


4 senedir bıkıp usanmadan takip eden, yorum yazan, e-posta gönderen herkese teşekkürler!


Hoşça kalın.