Pazar günü, dünyanın en güzel kafesine gitmiş olabilirim. Karaköy'de tıka basa kahvaltı ederken, "Ya buralarda çok süper bi' kafe açılmış, oraya mı gitsek? Nerede acaba?" sorularımızın yanıtını, aklını sevdiğim Google verdi. İsmi: Julius Meinl. Nasıl okunduğunu Alman - Amerikan ekolünden gelen sevgilim söylemiş olabilir; ama ben tabii ki aklımda tutamadım... Tam olarak belirgin bi' kullanımı olmasa da (ya da ben göremedim?), kafenin asıl adı KARABATAK. Kafenin şurada yayınlanmış tarihçesi de içerisini daha bir anlamlı kılıyor.
Hani genç kızların kurumsal hayattan sıkıldıkları anda sığındıkları bir hayalleri olur ya, "Şöyle ufak, şirin bi' kafem olsa.. Geleni gideni az, ama öz.." türden, anlatırken hülyalara daldıkları... İşte o kafe, bu kafe olmalı. Genç kızlar! Size sesleniyorum! Hayal kuracaksanız da bi temeli olmalı. Gelin, vizyon görün!

Biz kahveye, sükunete, şöyle rahat rahat sohbet etmeye doyduk. Ben sanırım, bu hafta sonu tekrar gideceğim. Karaköy'de Kara Ali Kaptan Sokak'taki Karabatak'a...
7 yorum:
benlee giiit. bühühü.
ha bi de böyle gizli yerleri yazıp yazıp yeni karaköy namlılar yaratmayalım. öptüm kib bye.
her ne kadar nasıl okunduğunu bilmesem de fonetiği eminim çok güzeldir bu kelimelerin.
ismi için bile koşa koşa.
Bu kahvelerin ikram edildiği başka bir yer daha biliyorum ama Urla'da Güverte adında yine orjinal bir cafe :)
bi yorum yazmıştım ben, bi şi oldu. özetliym hemen: üst kata çocuk almıyolar! süper bi uygulama bence. ayrıca fon müziği de yok denecek kadar kısık.
bi kez daha: on yüz bin teşekkür jellacığım.
şu köprü derdi biter bitmez gidicem istanbul'a.. sırf burayı görmek için.. teşekkür ederim paylaşımına..
"yulyus maynl"
Yorum Gönder