13 Eylül 2011 Salı

YALANCI BAHAR VE ZİYAGİL YALISI'NIN KALBİMDEKİ YERİ

Dostum E. ile bir süredir askıya aldığımız bir hafta sonu aktivitemiz var ne zamandır. Baltalimanı'na taksiyle iniyor, oradan Yeniköy istikametinde yaldır yaldır yürüyoruz. Sağdan soldan yalıları kesiyoruz, sonra kimilerine hayaller uyduruyoruz. Mesela şeker pembesi bir devasa köşkü gördüğümde ben, "..kocamın ailesine ait bir yalıymış orası.." hayal bulutuna giriyorum. Kayınvalidem, "Gel kızım bir el atıver bu köşkün dekorasyonuna" diyormuş. Ben de, anneciğim ne dersiniz? Bu yalıyı şeker pembesinden, bembeyaza devşirelim mi? diyormuşum. O da, "Aman Yarabbim! Ben 40 yıl düşünsem bunu akıl edemezdim. Nasıl da sadelikten büyük şıklıklar yaratan bir kadınsın canım gelinim benim!" diyormuş ve "Mersinli kızların böyle zevkli olduğunu söylerlerdi de inanmazdım." diye de ekliyormuş.

Bu yürüyüşlerin başında benim yegâne hedefim, en sevdiğim dizi karakteri & holding patronu olan Adnan Ziyagil'in yalısına yetişmek, oradan dönmek. Nitekim biz Tarabya Oteli'ni geçer geçmez kesiliyoruz. Sonra dönüşte Etiler'de mantı yiyip evde şarap içiyoruz. Dolayısıyla bu yaya hâlimle Ziyagil Yalısı'nın kapısını çalmak bize kısmet olmadı. Geçen sene Balıkçı Kahraman'a giderken araçla önünden geçtik; bir de ne görelim, o güzelim yalı sararmış, panjurları grileşmiş... İçindekiler de yalı da çok çekmiş, belli.


Sonra Temmuz ayında yine bir kez daha önünden araçla geçerken, yalıdaki değişim gözümden kaçmadı. Panjurlar yeşile boyanmış, yalı toptan bir bakıma girmiş. Hoşuma gitti. Ancak ne yazık ki bu gelişmenin ne türlü şeytanlıklara gebe olduğunu fark edemedim.

Geçen hafta dizi sezonunun açılmasıyla büyük bir sevinç yaşadım ve yeniden herrr şeyi izlemeye başladım. Çok mutluydum. Eve bilmem kaçta yorgun argın geldiğim umrumda değildi. O dizileri izlemeliydim!!!! Yaprak Dökümü'ndeki hatır hutur tonlamalarıyla dimağlarda yer etmiş Fahriye Evcen'le, tatlım Cansel Elçin'in dizisi: YALANCI BAHAR! Ev de tam Aşk-ı Memnu yalısı işte! O yeşil panjurların sebebi belli oldu!

 Arka planda muhtemelen Tesla yine bi işler çeviriyor?

İşte, zenginliğin sakil durduğu dizilerde bir mutsuz oluyorum ki sorma! Evin zengin hanımefendisinin saramış dişlerinden mi bahsedeyim, Fahriye Evcen'in 2000'ler başında bir dönem moda olmuş zincir saplı, ince uzun çantasından mı?!

Hadi kostümler bir basiretsizlik anında seçildi diyelim, Fahriye'nin 3 damacana saç spreyiyle sabitlenmiş katır kutur buklelerini ne yapmalı?! Sen bir Bihter değilsin Fahriye ve oyuncuyu olgun göstermek için saçlarını maşalamak çok eski bir Türk inanışı olarak kalmalı. Ki ben Fahriye Evcen'i ÇOK beğenirim. Bence müthiş bir güzelliği var; ama bu güzellik Avrupai bir güzellik değil. Dolayısıyla bu kadına öyle '90'lar stayla elbiseler giydirir, kaşını gözünü ayrı boyarsan; böyle Azerbaycan Televizyası sunucularına döner.

Ortada gezinen bir sevimsiz mi sevimsiz bir çocuk var ki; 2 esmer insandan doğan sapsarı bebelere hep önyargılı yaklaşmışımdır ezelden. Zaten çocuk, ne zaman ki, "Ben çocuk değilim! BEŞ YAŞINDAYIM!!!!" deyiverdi o titrek sesiyle, benim kafada birçok devre aynı anda attı. Pofff!

Dizinin en sevimli karakteri, inanır mısınız, Merve Sevi! Hem bukle Fahriye'den, hem de itici kocasından çok daha sevimli duruyor. Bu bir. Bir deeee, Cansel'le, Fahriye'nin sempatik kocası arasında geçen "Oxford'lu musunuz? Aaa! Ben de Oxford'luyum!" muhabbeti var ki; otur bileklerini kes.

İşin acayip yanı, nasıl bazı kıro kadın bloglarından doyasıya zevk duyuyorsam; bu tür, zenginliği uçsuz bucaksız bi' kitsch bulutuyla harmanlayan dizilerden de acayip zevk alıyorum. Yani bence, hepimiz bu diziyi izlemeli, sonra ertesi gün arkadaşlarımızla dedikodusunu yapmalıyız. Ciddiyim.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

nerde ziyagillerrrr nerde zenginsi gözüktürülen diğer dizi karakterleri.kanımca izlenmemeli bunlar. yani beni bir buhran sarıyor izlerken. entrika beni bozar.amaa öte taraftan alakasız olarak adanalı isimli güzide diziyi izlerken tuhaf bir zevk alırdım. bu ne şimdi ?

selamlarımla,

arjantin

deryik dedi ki...

hepimiz küçükken sarışındık bi kereee!

enne dedi ki...

Bence Kuzey'i izleyip sonra dedikodusunu yapalım:)