Tam 1 haftadır Ankara'dayım ve nasıl bastı anlatamam.
Hani Sex And The City'nin son sezonunda Carrie ve Rus sanatçı sevgilisi hoş bir ev partisine giderler. Orada Carrie'nin eski bir arkadaşı olan fazlaca "neşeli" bir kadınla karşılaşırlar. Neden sonra ev sahibesi bu "neşeli" kadının sigara içmesine izin vermeyince kadın, "O kadar sıkıldım ki ölebilirim!" der ve cidden, 70. katın penceresinden düşer! Ve ölür...
Bizim ev de hayli yüksekçe bir binanın, yüksekçe bir katında. Yani!
Sadece bir gececik, bir gececik, biri arasa, "Haydi gel şekerim. Bestekar'a inip, eski günleri yâd edelim!" dese, ben parfümümü sürüp atsam kendimi sokağa, rahatlayacağım. Ertesi gün taptaze hayatıma devam edeceğim. Ama yok...
Hayatım boyunca da ennn uyuz olduğum insan tiplemesi, "Ankara çok sıkıcı!"cılar oldu. Benim, şu an, o kadar arkadaşım yok ki Ankara'da, sıkılmak için gerekli ortamı yakalayamıyorum bile!
İstanbul'a vardığım an saçlarıma fön çektirip kendimi Kanyon'a atacağım.
Teşekkür-leeeer!
Hani Sex And The City'nin son sezonunda Carrie ve Rus sanatçı sevgilisi hoş bir ev partisine giderler. Orada Carrie'nin eski bir arkadaşı olan fazlaca "neşeli" bir kadınla karşılaşırlar. Neden sonra ev sahibesi bu "neşeli" kadının sigara içmesine izin vermeyince kadın, "O kadar sıkıldım ki ölebilirim!" der ve cidden, 70. katın penceresinden düşer! Ve ölür...
Bizim ev de hayli yüksekçe bir binanın, yüksekçe bir katında. Yani!
Sadece bir gececik, bir gececik, biri arasa, "Haydi gel şekerim. Bestekar'a inip, eski günleri yâd edelim!" dese, ben parfümümü sürüp atsam kendimi sokağa, rahatlayacağım. Ertesi gün taptaze hayatıma devam edeceğim. Ama yok...
Hayatım boyunca da ennn uyuz olduğum insan tiplemesi, "Ankara çok sıkıcı!"cılar oldu. Benim, şu an, o kadar arkadaşım yok ki Ankara'da, sıkılmak için gerekli ortamı yakalayamıyorum bile!
İstanbul'a vardığım an saçlarıma fön çektirip kendimi Kanyon'a atacağım.
Teşekkür-leeeer!
5 yorum:
ankarada başkaları da sıkılıyordu mirim. bayramda ankara, bambaşka.
ankara istanbulda yaşarken bi kaç günlüğüne uğrandığında sıkıcı, yerleşip tekrar yaşamaya başladığında sıcacık, eylülde hafif rüzgarlı ve sarı, kışları kalın giyinince yine sıcacık (istanbulda nemden ne giysem donardım), ankara en güzeli, çünkü istersen her anı yaşayabildiğin yer ama istanbulda hep kaçırmışlık hissi hep arka sıralardan zıplayıp önü görme çabası gibiydi benim için.
hala fön çektiren var mı derdim.
Adsiz ne guzel yazmis "...çünkü istersen her anı yaşayabildiğin yer ama istanbulda hep kaçırmışlık hissi hep arka sıralardan zıplayıp önü görme çabası gibiydi benim için. "Ben de Istanbul'da hep kacirmislik hissi yasiyorum. Ne Ankara'li ne de Istanbul'luyum ama genel durum galiba Ankara'lilar Istanbul'u;Istanbul'lular da Ankara'yi pek sevmiyor:) Bestekar'a gidip yad edelim demissin ya, ben de cok ozledim ogrencilik gunlerimi, hadi gidelim bir bira icip geliriz dedigimizde, hemen orada olabilmeyi...
her yeri güzel yapan dostların. ankara benim için artık ana kucağı, baba ocağı, üniversite yılları. ankara'da çıkıp eğlenebileceğin kimsen olmadığı için sıkılıyosun aslında.. yani.. üniversitedeki son yılım müthiş ötesiydi. özlemle anıyorum.
adsız the second, tabii ki fön çektiriliyor yahu?! ne o? sen brezilya fönüne mi geçtin? fönsüz bir kurumsal yaşama karşıyım. (tabii ki kendi saçlarım için konuşuyorum. demek ki senin saçların ipek gibi. ühühühüh:()
Yorum Gönder