10 Mayıs 2011 Salı

TAMTAM


Çocuk Kalbi diye bir kitap vardı hani... Vardı diyorum, aslında hâlâ varmış. Geçtiğimiz haftalarda, 23 Nisan sularında Migros'ta gördüm. Kapağı filan aynı. Zaten o kapağı görünce direkt olarak ilkokul yıllarıma, 1. katında oturduğumuz apartmanın 4. katında oturan teyzemlerin evine gittim. Onların evine gittim, çünkü kuzenlerimin okuğu tek çocuk kitabı buydu. Onlar, Çocuk Kalbi dışında bir çocuk kitabı okumadılar muhtemelen, hatta yaşamlarının hiçbir anında, başka kitap okumadılar. (Benim Fedor Amca'mın sayfalarındaki çizimleri boyamıştı hatta birisi, çok ağlamıştım.) Muhtemelen kitabın görsel hafızamda bu denli yer etmesinin sebebi, kitabın sürekli ORTADA olmasıydı. Yani böyle işte, herhalde kuzenlerim bu kitabı 4 senede filan ancak bitirebildiler.

Tabii ki burada kitap okumanın önemi konusunda Murat Menteş ve Ece Vahapoğlu arası bir iticiliğe bürünmeyeceğim.

Neyse, bir de kitabın üzerinde, eserin ne denli müthiş bir şey olduğuna dair şeyler yazıyordu. Şöyle:
"Bu kitabı okumayan çocuk, mutsuzdur.
Bu kitabı çocuklarına okutmayan ana - baba ve öğretmenler sorumludur.
Ve bu kitabın girmediği okul, OKUL değildir."

Küçükken kitabı teyzemlerin evinde her gördüğümde bu paragrafa dehşet içerisinde takıldığımı hatırlıyorum.

İddiaya gel. Büyük harflerle etki yaratmaya, terörize etmeye çalışmalar filan.. Hoşlandığım bir tavır değil. Bu, kitabın üzerine iliştirilmiş bir Post-it'e karalanmışçasına, özensizce duran satış taktiği bana niyeyse Sinan Çetin'i hatırlattı.

Sinan Çetin'in, sahibi olduğu biricik Plato Yayınları'nda bastırttığı, Serdar Erener'in muazzam önsözüyle pompalattığı Atlas Vazgeçti serisinde de buna benzer bir ikna uygulaması var. Şöyle:

"Bu kitap, iş yapan, yaratan, yapan eden insanın toplum tarafından nasıl sömürüldüğünü, üstelik zalimce suçlandığını açıkça gözler önüne seriyor... Eğer aklınıza, yeteneğinize, kendinize inanıyorsanız bu kitabı çok büyük bir aşkla okuyacaksınız."

Allah aşkına Sinan Çetin! Sen gerçekten şu yalnız ve güzel ülkemde ne YARATTIN da, önüne taş koymaya çalıştık? Allah aşkına, ortaya şöyle elle tutulur ne KOYDUN da, eline vurduk? Sömürdük seni?! Ha?

Komser Şekspir adlı başyapıtınla hayatımıza kattığın kadifeler kadifesi Pelin Batu için mi, Doğuş Çay reklamlarının al yanaklı / kiraz dudaklı / Karadenizli kızları için mi tüm bu afraaa, tafra?

Propaganda ile elinden tuttuğun Rafet El Roman için mi, yoksa yine aynı filmde şişirmeye devam ettiğin Meltem Cumbul için mi teşekkür edelim?

Zaten hâlihazırda işine, ÜRETMENE engel olmaya çalışsaydık, biz asalaklar, herhalde şu dünyalığı yapman hayli zor olurdu.

Diiii mi? Canım?!

8 yorum:

deryik dedi ki...

"Bu kitabı çocuklarına okutmayan ana - baba ve öğretmenler sorumludur." bu cümle "sorumsuzdur" diye bitmeli sanki. yani ben küçüklüğümden beri öyle düşünüyorum. veya neden sorumludur onu belirtsinler, nesne eksiği var cümlede.

ayrıca "açıkça gözler önüne seriyor" kalıbı ne kadar da 80'ler, (hadi belki iyi ihtimalle 90'lar) di mi? kelime dağarcığını güncellemeli.

Deniz dedi ki...

Fasist mesajlari yok muydu o kitabin?

Bu arada Fedor Amca nin devam kitaplari varmis, biliyor muydun?

jelatin dedi ki...

deryik, aynı noktaya takıldığım günler oldu çocukluğumda. zor yıllardı... bazen bir şeye takılır, saatlerce izlerdim. annem beni küçükken doktora götürmüş biliyor musun? "Bu çocuk bir noktaya takılıp kalıyor ve saatlerce onunla oyalanıyor." diye. çok şükür ki bugün tam bir zekâ küpüyüm.

deniz, uspenski'nin başka hiçbir kitabını okumadım ya. devamı olduğunu da bilmiyordum. belki de şerefsiz yayınevi birtakım kitaplar çıkarmıştır onun adıyla? ilk gençlik yıllarımın kahramanı v.c andrews ve enid blyton için öyle şeyler yapmışlardı mesela!

deryik dedi ki...

ay kıyamam sana :) sessiz sakin çocukmuşsun hem, ne güzel.

bu edmondo amcamızın (ki rahip filandı sanki?) istanbul seyahatinin günlükleri seçkin kitapçılarda "bestseller" olarak raflarda ya, alanların hepsi bu çocuk kalbinin üstünde yazan paragraf yüzünden alıyor aslında. "bu kitabı okumayan yetişkin mutsuzdur!" diye bi ses çınlıyor bilinçaltında.

ayrıca konuyu sırf sen açtın diye bu vesileyle itiraf ediyorum: bu söz konusu paragraf bana niyeyse "istanbulu alan komutan ne kutlu bir komutandır!" gibi bi hadis var, onu hatırlatıyodu küçükken. fontunda bi din dersi kitabı havası var. yazarı rahip diye de olabilir, bilemiyorum.

galiba bi ara hatlar karışmış, sonra düz kontak yapıp çalıştırmışlar beni.

Adsız dedi ki...

Hazır takıntılardan bahsetmişken, "zekâ küpü" ifadesindeki küpün anlamı bu mudur yoksa şu mu?

Adsız dedi ki...

sayın jelatin hanım, sinan çetin'in türk toplumuna en büyük armağanı olan, sayın kemal dervişlerin müstakbel gelin adayı, oyunculuktan dj liğe hiç bir alanda tutunamayan hayvan sevgisiyle de gönüllere taht kuran çok değerli Yasemin Kozanoğlu'na hiç değinmeden yazıyı bitirmene üzüldüm...

Adsız dedi ki...

Rafet el Roman, Meltem Cumbul, Sinan Çetin, Pelin Batu nasıl bir küme oluşturmuşlar irkildim hepsini birden aynı paragrafta görünce. Süper süper süper değinmişsin aklına sağlık. Yahu bu kitabı da hiç görmemişim, bizim okul okul değilmiş annemler de sorumsuz ben de mutsuz mu olmuyorum bu durumda? oracle

merve dedi ki...

jelatin beni de götür gittiğin yere yaaa, çok tatlısın :( keşke senin gibi bir arkadaşım olsaydı