1 Kasım 2011 Salı

BAZI ŞEYLER

Aslında bu konu PK'nın konusu mudur, galiba öyledir de orayı belki ofisten birileri okumaktadır, belki 40 yılda bir yöneticim göz atmaktadır...

Yöneticimle bir alıp veremediğim yok çok şükür zaten de ekipten birisi okur, laf eder; bir de densizdir herkesin ortasında söyler... Tahayyül etmesi bile içimi sıktı. Sadece, SÖYLEYECEK SÖZÜM VAR!

1) İş yerinde yaptığın işle ilgili ne kadar çok söylenirsen okkadar çok çalıştığın zannediliyor!
Çok ciddiyim, var öyle bir şey... "Offf! Bu Ajans'ı öldürücem bak saat kaç oldu hâlâ göndermediler!" "Ya bu Finans'tan Cansu beni çok sinirlendiriyor, bu kız beni deli ediyor!" tarzı cümleleri ofisin ortasında bağıra bağıra söyleyin. Bıkmadan usanmadan söylenin. Bir süre sonra gerçekten insanlar sizin "Ahh ne çok çalıştığınızı! Ne yoğun olduğunuzu..." filan düşünmeye başlıyor otomatikman.

Aslında bu gayet zekice bir yöntem... Daha doğrusu, evet, hayli avam ancak sinsice bir yöntem... Bir de bunun direkt mızmızlanma hâli var kiiii.... İşte o noktada zaman zaman kayışı koparabiliyorum. Gerçekten bazen, ofis ortamında mızmızlanan insanın ensesine bir şaplak indirip, "Siktir git! Çalışma o zaman!" dememek için kendimi zor tutuyorum. Bu konuda ciddiyim.

Yine bu mızmızlanan karakterlerin karı kısmısı çekiliyor; ammavelakin karı gibi mızmızlanan erkek hiç çekilmiyor! Evine nasıl ekmek götüreceksin acaba sen... Sen de bir yuva kuracaksın yani!.. Sünepe!

2) Bu benim işim değil, senin işinciler...
Microsoft Outlook'u icat edenlerin de durdukları yerde kulaklarının çınladığı zamanlar var; yeri gelecek, mezarlarında ters dönecekleri zamanlar da olacak... Çünkü ufacık düzeltmeleri, o işin sorumlusu olan kişiye 3 satırlık e-postayla açıklamaya çalışanlar var. Sen de yapabiliyorsan o işi, mail yazacağına aç düzelt be! Sonra düzelttim diye de haber ver. Veya aç yüzüne söyle. Outlook yan gelip yatma yeri değildir.

Daha sinirlendiğim birçok şey var. Onları sonra yazarım.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

gulumsemekten aciz calısanlara sinir oluyorum ben de, herkes cezaya kaldı da calısıyor sanki..


S.

Adlı dedi ki...

yaptığımız işi sevmek kendi hayatımıza hakarettir. mızmızlananların derdi çalıştıkları yer, yaptıkları iş değil "çalışmak" oluyor genelde. şaplak fayda etmez onlar için. gerçekten sevmediği işi yapan çalışkanların ise sesi soluğu çıkmaz pek.

pasif-agresif iş arkadaşlarını tek geçerim.

Adsız dedi ki...

o mızmızlanmaların çok işe yaradığını düşünmüyorum, aksine mımızlanacağına otur işiniyap dangalak demek hissi doğuruyor bende

deryik dedi ki...

kalemini öpeyim coni.

bir de böyle dünyaaaa kadar iş beklerken, ufacık tefecik, incir çekirdeğini doldurmayan ve bir deadline'ı olmayan işlere gömülen, sorduğunda "uu-uuf çok meşgul" olan, bu arada hepimizden çok çay ve ihtiyaç molası veren tipler var ki "kogötünerahvan" madalyası vericem hepsine.

bizim köyde 1. gruptaki söylenene sadece şu cevap verilir: demek ki doğru zaman planlaması yapamıyosun, insanlara hata/ rötar payı bırakmıyosun. sus ve debelen, mızlayacaksan da 6'dan sonrayı bekle.

Adsız dedi ki...

Telemarketingürünleritürkiyesatışlideritvshopsanalmağazacılık
SEO Yarışmaları
Güncel Blog Sayfası
Online Tv Sayfası
Canlı Maç Seyret
Ödev Sitesi
Yemek Tarifi
Bedava Backlink