Cumartesi akşamı evde yine güzeller güzeliyim, kanalları geziyorum. Kavak Yelleri'nde duruyorum. Kızcağızın biri belli, sevgilisinden ayrılmış, deniz kenarına oturmuş, elinde Küçük Prens kitabı. Hem ağlıyor, hem sayfalarını yırtıyor. Kitap da hayli yeni basım. Yani hakikaten ya yeni keşfetmiş (kıyamam) ya da daha evvelde de var böyle "kitap parçalama" "yırtıp yakma" vukuatları. Bari "the kült" kitap yırttıracaksınız oyuncuya, gidin eski baskısını alın. En azından "havalı" görünür. Fahrenheit 451 stayla! Herrr neyse.
Peki ya, cidden, yaşını başını almış, koca koca kızların hâlâ Küçük Prens sayıklaması? Küçük Prens, sahi, ne zaman “yeniden” moda oldu? Ne oldu da dizaynır ayakkabılardan, kolye uçlarına, buzdolabı magnetlerinden, iç çamaşırlarına uzanan geniş bir ürün yelpazesinde kendine yer buldu?
Yokluğumda, hayli romantik & dramatik bir filmde, kadın karakterin kendinden bir şeyler bulduğu bir kitap olarak mı rol aldı? Ne oldu da Küçük Prens’ten sonra okunan hiçbir kitap bir türlü o şöhreti yakalayamadı, kızları ve yüreği yaralı erkekleri kalbinden vuramadı?
Mesela bir Fedor Amca, bir Matilda, bir Nezihe Meriç ürünleri... Bunlar güzel şeyler. Hayat Küçük Prens'le geçer mi ya?! Tek okuyup sevdiği kitap Fight Club, efendime söyleyeyim Tutunamayanlar olan adamlar gibisiniz.
Gidiyorum.
18 yorum:
niye daha kotusu de olabilirdi? Yureginin goturdugu yere git insanlari, su cilgin turkler insanlari da var hayatta. Kisisel gelisim kitabi insanlari var.
Dusun.
ya işte bence daha kötüsü kişisel gelişim kitapları değil. veya çılgın türkler değil. eğer onlar olsa, daha çok saygı duyardım, orası kesin. söylemeye çalıştığım şey, küçük prens okumanın çok orijinal, çok farklı, pek kırılgan, aman da içimizdeki çocuk, vs. bulunduğu bir dönemde yaşıyoruz. ve bu nasıl bu hâle geldi... bilmiyorum.
tek taş değil o kaşıkçı elması mübarek
matilda'yı, nezihe meriç'i, "küçük prens reloaded" tayfasına teşhir ettin az önce jella. her ne kadar jelatin ayarlarının hastası olsam da, gizli kalsınlar. "aman sus, kimseler duymasın" hatta.
bi dönem pıtırcık serisi de böyle bi şi yaşayacak gibi oldu, ama yaralı kurtuldu. yeni dönemde kimlerin gözde olacağını oysho vitrininden takip edebiliriz.
benim şaştığım, çocuk kalbi ne ara gözden düştü?
hahah yeterince marjinal bulunmadı sanırım. çocuk kalbi ya! worst kapak tasarımı ever!
O değil de, yazılarını önce Word'de yazıp sonra blogger'a kopyala yapıştır yapıyorsun, değil mi :)
yazman keşfetmelerine neden olacak:) "içimdeki naif kuşlar havalanıyor o kitabı okuyunca" ve sevgiiye küçük prens hediye etmek klişesi. zaten bahsi geçen tipler, yazıda bahsettiğin diziyi izleyen ve benimseyen gençler genelde.
matilda süperdir ve evet pıtırcık da o tehlikeyi atlattı:) en büyük korkum uzun çoraplı peppe'nin de harcanması.
bir de tutunamayanlar deyince; sürekli bir "olric"e seslenen ergenler topluluğu vardı bir dönem.
pippi longstocking severiz de kaşıkçı elması gerçek mi ona takıldım ben :))
wörd'cü adsız, evet zaman zaman word'den buraya naklediyorum. bir sıkıntı mı var? ben düzgün görüyorum her yerden gerçi ama?! eğer kimi bilgisayarlarda sorun yaratıyorsa icabına bakarız?
Jelatincim, siteni Google Reader ile takip ediyorum ve Word'den kopyala yapıştır yaptığında, Google Reader'daki özetlerde şuradan görebileceğin sorun ortaya çıkıyor.
İmza: wörd'cü adsız.
tek okuduğu kitap tutunamayanlar olan grubu ne zaman peydah oldu yahu? çünkü bu ve benzeri grup üylerinin, misal tek izlediği film fight club olan insan grubu, tutunamayanlar kalınlığında kitaplardan itinayla, köşe bucak, taş deler bir azimle kaçtığını gördüm ben bugüne dek. eşyanın doğasına aykırı onların tutunamayanları okuması, fazla kalın. belki alıntıları gugıldan toplamaktır, internetten selim ışık olmayı öğrenmektir işin aslı. diye düşünüyorum.
ikinehir'e katılıyorum. bir anda tutunamayanları bünye kaldırmayabilir. bence "tek okuduğu kitap kafka- dönüşüm olanlar"a da çevirebiliriz. hem kısa, hem etkili. olmazsa camus- yabancı. o da olmadı atılgan- aylak adam. ama hep kısa kısa.
meybi beybi.
Hep o cibiliyetsiz Issız Adam'ın filminden sonra oldu bunlar..
ne güzel olmuş burası cıvıl, cıvıl. eskisi gibi. benim merak ettiğim bir şey var bilmiyorum cevaplamak ister misin ama, ibeking le aynı iş yerinde mi çalışıyosun? sahi ne iş yapıyosun? bi ara bundan da bahsetsen en azından...ofisinden, masandan, arkadaşlarından.
ibeking'le aynı yerde çalışmıyorum. iş ortamından bağımsız görüşüyoruz. malesef insan blogunda nerede çalıştığını söylememeli. bence. özür.
aslında adsız ile aynı şeyi merak ederken,ekr0083.jpg linkini görünce "acaba bundan önceki 82 görüntüyü niye yakladı?" diye düşünüp, konuyu unutuyorum.
utandım, haklısın. Yaşasın KADIN!
Yorum Gönder