6 Aralık 2010 Pazartesi

BEN YÜRÜRKEN FONDA HEP JAMES BOND'UN MÜZİĞİ ÇALAR

Kabak tatlılarının o şeffaf hâllerini pek severim.

O kadar çok İpek Ongun okuduk, o kadar çok İpek Ongun okuduk ki... Ondandır her şehirlerarası yolculuk sonrası havaalanına, otogara ayak bastığımızda duyduğumuz hayalkırıklığı. Ardından servise binmeden evvel yakılan bir sigara, tek başına taşıdığın koliler, hâline acıyıp yardım eli uzatan şoförlere duyduğun minnet! Mutluyuz de mi Sadık? Mutluyuz tabii be! Siz bana bakmayın, ben küçük şeyleri dramatize etmeyi, beynimin derinliklerinden gelen Orhan Gencebay melodileriyle kendi kendime tatlı tatlı acı çektirmeyi severim. Bu yazı sipariş üzerine yazılmıştır.
* * *

Gittiğin her düğünde, gelin ve damadın yaşı seninkine biraz daha yaklaşır. Bir de bakmışsın eşitlenmişsin. Çok salakça bir durum, evet; ancak bilirsiniz ki ben küçük şeyleri dramatize etmeyi, beynimin derinliklerinden gelen Orhan Gencebay melodileriyle kendi kendime tatlı tatlı acı çektirmeyi severim. Ondandır arka arkaya fondiplenen şaraplar, düğün öncesi Martiniler, vs. Tabii ki mutluyum. Yokluğumda bozulan kaloriferler sebebiyle buz gibi evde uyanmaktan, trafikte öyle hapsolmaktan da MUTLUYUM. Hamdolsun.

* * *

Yolda An Education'ı izledim. O kızın o Paris aşkı filan, nasıl da kalbime işledi. ÇOK SEVDİM! Kız filmiyse kız filmi.

* * *

Şu an çok başım ağrıyor...

4 yorum:

sherlotte holmes dedi ki...

ilgisiz olacak yukarıdaki fotoğraf dondurmacı halil'de çekilmiş :) mutlu oldum görünce :)

deryik dedi ki...

bi ara hatırlat sana bi aziz nesin hikayesi okutacağım.

Adsız dedi ki...

düğünlerle ilgili hislerime tercüman olmuşsun jelatin hanımcıım sinem

Adsız dedi ki...

Üzerinden zaman geçmiş postlara yorum yazmayı, bana, sanki kalabalık bir partideymişim de, az öncesine kadar neşeyle eğlenen kalabalığın eğlenceye havuz başında devam etmek için terk ettiği "büyük salon"da başbaşa kaldığım yakın bir arkadaşımla konuşuyormuş hissi verdiği için, çok seviyorum.

Bu yorumu yazdığımı fark edecek misin bilmiyorum, ama An Education'ı Türkler yapsa sonu assla bu kadar umutlu bitmezdi. O kız kendini asardı, baba Alfred Molina herifi vururdu, ve o herifin bohem arkadaşları kızın annesini yerde tekmelerken fil biterdi.