3 Ocak 2011 Pazartesi

BS

3 Ocak 2011, Mersin'in Kurtuluşu. 5 Ocak ise Adana'nın. Adana'yı kurtarmak 2 gün mü sürmüş, yoksa arada 1 gün dinlenmişler mi sahilde? Bilmiyorum.
Şunu biliyorum; her şey yerli yerinde, her şey olması gerektiği gibi.

Yılbaşı heyecanına dair her şey, 31 Aralık'tan 1-2 gün önce hastası olduğumuz bir televizyon kanalının yılbaşı partisiyle başladı. Tampon tampona trafikte 1 saat süren yolculuktan sonra, taşı kemirecek açlıkta, ortada duran ispirtolu sangria'yı kafaya dikecek susuzluktaydım. Şarkılar, türküler, kapı önü sigarası vs. Orayı bitirip, kendimizi E. ile Akaretler'de W Otel'in barında bilmem ne reklam partisinde bulduğumuzda saat daha 8 filandı. İşte tam olan neyin, hangi kurumun partisi olduğunu bilmiyorum; ama ikramlar lezizdi. İçkiler de tabii ki nefis. E. beğenmedi; ama ortamın sakin olması, depresif bedenimi yerleştirebileceğim birer bar sandalyemizin bulunması, kibar / efendi barmenler vs. benim memnun olmama yeten kriterler.

Neyse ben erkenden kaçtım, uyudum. Ertesi gün önce babamla bir öğle yemeğinde, derken katta şampanyalarla, ardından tüm binada bira ve şaraplarla başlayan pre-kutlama, kendimizi 5'te ofisten dışarı atmamızla sona erdi. Ah, bilir misiniz bilmem, ama insan azıcık alkollüyken nasıl kolay hediye seçiveriyor! Bomboş ellerim ve dağınık saçlarımla girdiğim alışveriş merkezinde, 20 dk sonra tam bir Paris Hilton'um, Seren Serengil'im.

Nihayet yılbaşı sabahında, haftalardır yattığım gaflet uykusundan uyanmaya karar verip, kendimi önce bir güzellik salonuna, ardından bir kuaföre attım. Fönlendim. O gazla işleri erkenden bitirip Kuruçeşme'ye yuvarlandık. Akşam 6'ya kadar Aşk Kafe'de şaraplandık. Hava soğuktu; ama ayaklarım sıcak. Sigaralar taze, şaraplar buz.

Eve anlık bir giriş yapıp, sevgili ev arkadaşımla kutlaştıktan / hediyeleştikten sonra Kanyon'a uçtum. Üniversiteden 3 kişiyle sakin bir akşam yemeğinden sonra, içlerinden bir tanesinin evine yürüdük. Azıcık televizyon, biraz çekirdek, birazcık pokerden sonra, saat tam 23.40'ta, beklenen kapı zili çaldı. Nefesimi tuttum, nefes verdim. 31 Aralık gecesi saat 23.40'ta, 2010 sona erdi ve 2011 başladı.

Hadi bakalım.

3 yorum:

Aslı dedi ki...

Çok sevgili Jelatin kardeşim:)
2011 e giriş yazını bir gazla okudum.
Eski yıllarda olduğu gibi yine bir çırpıda okunan güzel yazılarından.
Dönüşün muhteşem oluyoru:)
Güzel bir yıl diliyorum

jelatin dedi ki...

teşekkür ediyorum :)
sana da mutlu yıllar !

Adsız dedi ki...

anlamadım halil ergün'ün oynadığı her dizide olduğu gibi bölüm sonunda çalan kapıyı açtın da bölüm orda bitti mi diyorsun

kim geldi çok merak ettim şimdi. (kapıcı cafer?)