22 Mayıs 2011 Pazar

Gün boyu Cadde'deydim, yedim içtim eğlendim. Baktım orada maçın bitmesini beklesem çıkışta eve gelmem gece 1'i filan bulacak.. Atladım eve geldim; şişe şişe Heineken, Miller... 2 paket Tadım çekirdek.

Neyse. Cuma günü Teoman konseri vardı Kanyon'da. Atladık oraya gittik. Tam bir prenses, bir Royal Wedding olduğum için kalabalığa karışmadım. Oturduk Kitchenette'te şarap filan içtik. Sonra ev.

Cumartesi günü, gün boyu yatakta dergi / kitap okuduktan, 500 kere "ÇOK ÇİRKİNİM!" diye söylendikten sonra, gaflet uykusundan uyanıp kendimi en yakın kuaföre attım. (Hoşçakal aylar evvel yaptırdığım Brezilya fönüm!) Sahip olduğum cillop Türk fönümle yeniden The Sartorialist'teki stilish ve trendy fashion icon'lardandım... Bari Kanyon'a gideyim dedim, House Cafe'de 3 saat boyunca oturup limonata içtim. / Sigara içtim. / Etrafı kestim. / Herkesi aşağıladım.

Mukaddes Yenge geçti önümden. E.'ye mesaj attım.
Sonra dostlarla buluşuruz. Yemek yeriz. Eve gitmeden birkaç DVD alırız D&R'dan.

Dün gece hayatımda ilk kez Analyze This izledim ben. Ve anladım ki, Tamer Karadağlı insanının Çocuklar Duyması'nda yaptığı "oyunculukta", Robert De Niro'nun bu filmdeki performansını kaynak kullanıyor.

Sonra Fenerbahçe şampiyon oldu.

Yine muhteşem tespitlerimle karşınızdaydım.


Peki ya Ersin Karabulut'un "Sandık İçi 2"sini aldınız mı?

4 yorum:

Adsız dedi ki...

uykusuz camiası metin fidan'ı kovarak değerinden çok şey kaybetti gözümde. herkes sevmez belki ama bana kalırsa günümüz mizah starlarının mizah anlayışına(realist mizah?) yön veren bir isimdi. bu dergide deniz ensar gibi ne yapmaya çalıştığını anlamadığım biri var. nerdeyse bir yıldır, çizdiği tiplere tombolekko dedirtmekten başka birşey yapmayan yiğit özgür var(eski işleri sayesinde forward starı olarak parlıyor, sönecek gibi de değil) bir de ersin karabulut var tamamen bomboş bir sayfa hazırlayan. baruter'le aşık atabilecek tek çizer olarak görüyorum kendisini ama o da çizgi-romancı kişiliğinden uzaklaştıkça, anılara vurdukça kendini dibe battı gözümde.(kıyaslanacak hatta aynı cümle içerisinde kullanılabilecek en son isimle aynı tadı bırakıyor dimağımda artık. lemanyak dergisinde mehmet coşkun vardı. ersin bel altı hikayelere girmeden ve tartışılmaz çizgi kalitesine rağmen o faciayı hatırlatır oldu bana) bu isimler dergide dururken metin fidan gibi bir "yazar"ın kovulması bana şaşırtıcı geldi ama kitle bu dandik isimleri istiyor yapacak birşey yok. almadım yani sandık içi'ni, tavsiye etmene de şaşırdım:)

ayıp ettiler metin abi'ye.

mermaid dedi ki...

Ve t.karadağlı büyük bir gururla canlı yayinda deniro taklidi yapmış insan ve oyuncu bozmasidir. Hiç sevmem.

jelatin dedi ki...

adsız, hmm, sizde hayli ilginç dedikodular var. ben ersin karabulut'u çok severim oysa. metin fidan niçin kovulmuş?

mermaid, hatırlıyorum o hâllerini. ama bunu basiretsiz radyo dj'leri gibi bi yaşam biçimine, kariyer planlamasına dönüştüreceğini tahmin etmezdim :)

Adsız dedi ki...

dedikodu sayılmaz pek. kendi ağzından anlattığına göre imza günleri ve internet ortamlarındaki(sözlükler) yorumlardan "beğenilmiyor" sonucunu çıkartmış kurucu ekip. bu nedenle de işine son verilmiş. bu açıklamaları leman dergisinde yaptı. kovulduğu haftayı, kovulduğunu bilmeden iple çekiyordum çünkü uykusuz'da okuduğum en güzel hikayelerden birinin ikinci ve son kısmını yazacaktı o hafta. olmadı, havada kaldı hikayesi. onun yerine leman'da bu olanları anlattı. belki bu haftalarda devamını getirir. umarım getirir.

kötüsün deseler anlarım ama başkalarının beğenmemesi karşısında aldıkları tavır cidden durdukları platforma, duruşlarına yakışmayan bir hareket oldu. yakıştırmaktan çekiniyorum.