7 Ekim 2011 Cuma

ELMA

Steve Jobs için çok üzüldüm. O kadar üzüldüm ki, ağladım. Kimse görmedi.

Zaten birilerini sevdiğimi gerçekten belli edebilen bir insan değilim. Anneme babama yeni yeni sarılmaya başladım. Hatta babama hâlâ sarılmıyorum diyebiliriz. Genelde bu tür konularda biraz tutuğumdur; ancak işin içine Steve Jobs girince yalnızken birkaç damla göz yaşıyla kendimden geçtim diyebiliriz. Farkındaysanız hâlâ bundan ciddi bir şekilde bahsedemiyorum. Böyle yazınca sanki şaka yazısı yazıyormuşum gibi oluyor.

Şöyle desem anlaşılır mı, 

Steve Jobs için ağladım. Ciddi ciddi.



Bu arada hayatla ilgili ciddi problemlerim var. En büyük korkum, "yapmacık" olmak. Bir şeylerden bahsederken, "şova dönüşmek". Siz de fark eder misiniz bilmiyorum, birisi bir konu hakkındaki fikirlerini çok güçlü bir şekilde savunurken, zaman zaman bir noktadan sonra samimiyet çizgisini aşıyor ve delirmeye başlıyor. Bu delirme hâli şöyle bir şey, düşündüğünü ne kadar güçlü savunursa / her yerde söylerse ne kadar havalı ve cool olduğunu düşünecekmişiz gibi. Bu arada savunulan şeyler kesinlikle petrol kuyuları, GDO'lu ürünler, İsrail'in saçmalıkları, Başbakan filan değil... "KOLAYI SEVMİYORUM ABİ KOLA İĞRENÇ BİR ŞEY!!" tarzı gündelik zevk / hayat tarzı konuları... Bu noktada biz devreye girip O'nun ne kadar havalı ve farklı bir kız olduğunu düşüneceğiz... "Kız" dedim, çünkü sanırım bunu genelde kızlar yapıyor.

Steve Jobs'ı kıskanıyorum. Şu âlemde bir toz olmaktan öte bir adam olduğu için filan... Ben de buralara bir iz bırakmak isterdim. Ama bu tutuk kafamla, efendime söyleyeyim onun bunun şovunu konu etmekle pek olacak şey değil.

Hoşça kal Steve.
Iphone'um son zamanlarda epey yavaş; ancak Blackberry'mi her elime aldığımda Iphone'un kıymetini bir kez daha anlıyorum.
Zamanında Bilkent - Tunus servisinde kulağımda çaldığın şarkılara ne klipler çektim kafamda, ne romantik komedilerde oynadım; ben bilirim. Hepsi çok güzeldi.

You're cool.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

katılıyorum yazdıklarınna.