Bu sefer doğru köprüden yürüdüm. Hatta Köprü'nün üstünden de değil, altından yürüdüm. Ben yürüdükçe balık ekmek kokuları burnuma doluştu. Çok acıkmıştım. Fakat seyyar bir tezgâhtan balık ekmek alıp tek başıma ayakta yeme fikrinden hoşlanmadım. Dolayısıyla canım çeke çeke, Karaköy'e kadar yürüdüm. Karaköy'de kendimi Namlı'ya attım. Allah kahretmesin. O kadar acıkmıştım ki hem bi' porsiyon köfte, hem bi' porsiyon pirzola yiyebilirdim. Yine yalnız olduğum ve bu tür aşırılıkları yalnız başıma yapamadığım için bir porsiyon pirzola, bir kutu ayran biraz da zeytinyağlıyla yetindim.
Eve geldiğimde hâlâ çok aç mıydım, neydim..
3 yorum:
Ama ama tek basinayken balik-ekmek alip yemek de nasil zevklidir. :)
yeter yedin. bi iki hafta sonra da yeşil çay maceralarını anlatacaksın, bilmiyo muyuz sanki.
hahaaahahahah. ama beni bu hâllerimle seviyosunuz :)
Yorum Gönder